11 Mayıs 2010 Salı

“BUNLAR!!!” AYDINLIK GÜNLERDE, GENÇ OSMAN’IN IRZINA GEÇİP SONRA ÖLDÜRDÜLER …

Çoğu yazılarımda “BUNLAR” diye ifade ettiğim bir taraf vardı. ERDOĞAN’ın öykündüğü “aydınlık günlerde” aydınlanmanız için, o tarafın kim olduğunu bu yazımda biraz aralamak istiyorum. Devamı gelecek olan yazılarımda “BUNLARIN” Osmanlı devlet yönetimindeki karşılığı iç oğlanlardır.
İç oğlanlar; “her biri dünyanın dört bir köşesinde kimi parayla, kimi savaş sonralarında tutsak olarak Osmanlı sarayına kapılanmış yabancı soylu Frank dölü kölelerdi. Bunlara, Enderun-u Hümayun denilen ‘Türk soyuna yasak olan’ bu ocakta Osmanlı devlet adamı olmak üzere, sadece Osmanlıca konuşma belletilmişti.

Gelip geçmiş bütün sadrazamlar bunlardı.

Vezirler bunlardandı.

Zavallı halkın gözünde hala bir soyluluk simgesi gibi anılan tüm Osmanlı paşaları bunlardandı.

Şeyhülislamlar,

Kadı denilen YARGIÇLAR bunlardandı.

Beylerbeyleri,

Sancakbeyleri

Derebeyleri,

Subaşları,

Zaptiye Nazırları bunlardandı.

Ülkemin nimetlerini servetlerini, Türklerin kan ve can karşılığında zapt ettikleri yabancı ülkelerden ele geçirilen ganimetleri, çağın kültür, eğitim ve uygarlığını paylaşan işte bunlardı”(1), şimdiki bunlar da “sanki” onlardı.

Henüz 6 yaşındaki dördüncü Mehmet’e, “baban Sultan İbrahim’i öldürmek gerek… Sen onu öldürtmezsen, o seni öldürür, diyenler; bas şuracığa mühr-ü hümayunu oğlum diyerek, bileğinden tutup fermana mühür bastıran yine bunlardı.

İbrahim’in boynuna yağlı kement atıp onu boğanlar,

Genç Osman’ın ırzına geçip sonra öldürenler de bunlardı.

Bütün bir sarayı ve giderek bütün bir ülkeyi ‘insan panayırı ve kan bulamacı’ durumuna getirenler, hep bunlardı, bunlardı…”(2) ve yine bunlardı.

Bu satırlardan sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni de “insan panayırı ve kan bulamacına” dönüştürenlerin aynı iç oğlanların bugünkü benzerleri olan “BUNLAR” olduğu sanırım anlaşılmıştır.

Şimdi de “BUNLARIN” kullandığı ERDOĞAN’ın “aydınlık günler” diye öykündüğü Osmanlı’da, görevinin karşılığı olan sadrazamların hukuki durumlarına bir kaç örnekle göz atalım…

Osmanlı’da ilk sadrazam görevine ikinci Murat döneminde Amasyalı Koca Mehmet Paşa’nın 1429’da getirildi.

1438’de azledildi.

Tarihe V. Mehmed Reşad olarak geçen padişahın son sadrazamı ise Mahmut Şevket Paşa idi. O da 1913’te öldürüldü.

Sonuçta Osmanlı’nın 600 yıllık devlet idaresindeki 36 padişahın,

7 başbakanı şehit olmuş,

30 başbakanını idam ettirmiş,

5 başbakanını Yeniçerililer öldürmüş,

131 başbakanı ise görevdeyken azledilmiştir.

Türkiye’de Osmanlı derken veya Cumhuriyet’in bilincinde olmadan, öncesi günlerini “aydınlık” olarak algılayanların çok dikkatli olması gerekir.

O “aydınlık günlerde!..”; Padişah III. Ahmed’in 6 Nisan 1713’te sadrazam olarak atadığı Hacı İbrahim Paşa’yı 21 gün sonra yani 27 Nisan 1713’te idam ettirmesi, Padişah IV. Mustafa’nın sadrazam yaptığı Keçiboynuzlu Ağa İbrahim Hilmi Paşa’nın görevindeyken firar etmesi, IV. Mehmed’in 5 Mart 1656 tarihinde göreve getirdiği Sadrazam Zurnacı Mehmed Paşa’yı 4 saat sonra azil edildiği “aydınlık” günler de yaşanmıştır.

“BUNLARIN” Osmanlı’da Fatih Sultan Mehmed ile başlayan dönemde Enderun-u Hümayun’dan çıkan ilk başbakanı (1467-1469) Rum Mehmed Paşa’dır. Gerisi, ancak Cumhuriyet aydınlanması ile durdurulmuş ise de sonra yeniden hortlamıştır… 11 Mayıs 2010


Saygılarımla

Muammer KARABULUT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder