19 Şubat 2010 Cuma

Bekir COŞKUN'dan...



Cinnet…
POLİSİMİZİN askerimiziyakalaması, emniyet kuvvetlerimizin güvenlik kuvvetlerimizi basması, mahkememizin adliyemizi dinletmesi, hâkimimizin yargıcımızı tutuklamasından sonra…
Önceki gün; polisimiz savcımızı yakaladı…
Peşinden; Erzurum Başsavcımız, Erzincan Başsavcımızı gözaltına aldırdı…
Ve hâkimimiz, savcımızı tutukladı…
Bunun üzerine…
Yargımız, adliyemizin yetkisini elinden aldı…
Tüm bunlar:
Ordumuzun devletimizi yıkması…
Demokrasimizin cumhuriyetimizi yok etmesi…
Hükümetimizin devletimize savaş açması üzerine oluyor…
Böyle olunca; yargımız adaletimize, emniyet kuvvetlerimiz güvenlik kuvvetlerimize girdi…
Gücümüz ile kuvvetimiz savaşıyor…
“Neler oluyor?” derseniz…
Cinnet…
Türkiye cinnet getiriyor…
Hani baskılar, bunalımlar, eziyetler, sorunlar üst üste bindiğinde…
İşin içinden çıkamadığında insan, nasıl cinnet getirirse, öyle…
Kendi saçını başını nasıl yolarsa…
Üstünü başını nasıl paralarsa…
Kafasını yerden yere nasıl çalarsa…
Cumhuriyet Türkiye’si; kaybetmekte olduğu kimliği, değiştirilmek istenen ruhu, silinmekte olan belleği, ele geçirilen şuuru karşısında cinnet getirmekte…
Kendi kendini paralıyor…
Saçını başını yoluyor…
Eli dizini dövüyor…
Aklımız fikrimizi aldığı için, gücümüz kuvvetimizi bitirirken, mevcudiyetimiz varlığımızı yok ediyor…
Son noktadır bu:
Cinnet…

18 Şubat 2010 Perşembe

Teröriste hakim ayarlayan Hükümet!....


Ne diyor Hatip Dicle; – “İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Ahmet Türk’e Habur’dan giriş yapacak PKK grubunun serbest bırakılması için hakimler ayarlandı, müsteşarımı da gönderiyorum demiş!”
Dicle bunu nerede söylemiş?
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde. Söyledikleri tutanağa girmiş!
İfşaatı yapan Hatip Dicle kim?
Leyla Zana’larla beraber yıllarca hapis yatan HEP eski miletvekili ve halen Kürdistan Topluluklar Birliğinin Türkiye Meclisi Üyesi. (KCK-TM)
Peki Dicle’nin ifade ettiği gibi Bakan Atalay’la, Ahmet Türk arasında Habur öncesinde böyle bir görüşme oldu mu?
Oldu ve buna bütün medya da tanıklık etti.
Hal ve ifşaat bu iken Beşir Atalay iddiayı ısrarla inkar ediyor.
E içeride gizli bir kamera olmadığına göre illa budur demek de mümkün değil!
Bu olayla da görülmüştür ki açılım olayında Tayyip Erdoğan’ın görüşme talebine kamera şartını getiren Deniz Baykal haklı çıkmıştır. Öyle ya, yapılan görüşme çarpıtılsa ne cevap vereceksiniz?
Gelelim Beşir Atalay’ın Ahmet Türk’e böyle bir sözü verdiği iddialarını kuvvetlendiren delillere?
Birinci boyut mahkemenin akla hayale gelmeyecek şekilde Habur’da seyyar olarak kurulması hadisesidir ki, sadece bu uygulama bile kafa karıştırmaktadır.
En önemlisi, verilen hüküm, yani PKK’lıların neye dayanarak serbest bırakıldığıdır?
Ortada pişmanlık yok, tersine meydan okuma varken ki bu durumu hiç kimse inkar etmiyor, seyyar mahkeme tam tersi davranabilmiştir.
Başka bir anlatımla PKK grubu, “Ben pişman olup gelmedim, Sayın Abdullah Öcalan’ın mesajını getirdim ve örgütüme bağlıyım” ifadesine rağmen hakimlerimizce adeta “Hayır sen pişman oldun da farkında değilsin” gibi bir yaklaşımla serbest bırakılmıştır.
Sorarım size böyle bir tablodan sonra Hatip Dicle’nin iddiaları dikkate alınmaz mı?
Bırakın Hatip Dicle’nin ifşaatlarını, sadece Habur’da yaşananlara bakılsa bile bir şeylerin ayarlandığına hükmetmek için dahi olmak mı gerekiyor?
CHP’nin konuyu gensoru ile Meclis’e getirmek istemesi her türlü takdirin üstündedir.
Habur’da olan hadise adalet kavramının siyasete nasıl oyuncak yapıldığının net vesikasıdır.

17 Şubat 2010 Çarşamba

dini siyasete alet eden zihniyet...


1 Elhamdulillah seriatciyiz. (21.11.1994 Milliyet)
2 Yilbasina karsiyim. (19.12.1994 Sabah)
3 Ben tekkeye degil dergaha gittim.(22.1.1994 Gozcu)
4 Ata'ya saygi durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok.(12.5.1994 Hurriyet)
5 10 Kasim'da yaygara kopartildi. (14.11.1994 Hurriyet)
6 Icki yasaklansin. (1.5.1996 Hurriyet)
7 Istanbul'u Medine yapacagiz. (1997,Akit)
8 Butun okullar Imam Hatip yapilacak.(17.9.1994 Cumhuriyet)
9 Ben Istanbul'un imamiyim. (8.1.1995 Hurriyet)
10 Mayo reklami sehvet somurusudur. (6.3.1996 Hurriyet)
11 Milli Piyango zulumdur. (29.9.1994 Hurriyet)
12 Cumhurbaskani'nin imam hatipli olacagi gunler yakindir.(5.2.1996 Akit)
13 Sarik operasyonu cok komik. (15.5.1995 Sabah)
14 Ben Meclis'in dua ile acilmasindan yanayim.(8.1.1996 Milliyet)
15 Taksim'deki caminin temelini insallah atacagiz.(1.7.1994)

bu sözlerin hepsi tahmin ettiğiniz gibi recep tayyip erdogana aittir. sizce dini konuları bu kadar konuşması onun dindarlığından mıdır? yoksa dini duyguları sömürerek siyaset yapmasından mıdır?

Din, arkasına sığınılacak kadar güçlü bir tabu olduğundan her türlü namussuzluğun bu kisve altında yapılarak alçaklıkların kapatılma çabasıdır.

NEYZEN TEVFİK'TEN



Kardeşler, dostlar;

Tekel direnişçileri 62 gündür, sürdürdükleri onurlu mücadeleyi süresiz açlık grevine dönüştürdüler. Sermaye devleti; medyasıyla, sendika ağalarıyla, polisiyle, gazıyla, bombasıyla tekel direnişcilerinin haklı ekmek davasını burjuva yöntemlerle bastırmaya, görmezden gelmeye, direnişlerini kırmaya, medya aracılığıyla çarpıtmaya hatta karalamaya calıştı.

İşçilerinin sürdürdükleri irade sonucunda tekel işçileri, işçi sınıfının dikensiz gül bahcesi olmadığını sermayenin suratına haykırdılar. Tekel işçileri sınıfa karşı sınıf bilincini yaşayarak, kavga ederek, sermayeye karşı cepheden savaşarak gerçekleri, bu süreçte öğrendiler. Biz Türkiye emekçilerine işaret fişeği oldular.

Bundan sonra Türkiye emekçilerine düşen görev, yaşamın her alanında Tekel İşçileriyle dayanışmayı büyütmek ve onların onurlu mücadelesini ileriye taşımak, boynumuzun borcudur…

Onlar şimdi Ankara'nın ayazında, sokaklardalar... Çocuklarının geleceği için, kendilerinin geleceği için genelde kapitalizme, özelde AKP'ye karşı hepsi birden direniyorlar. Ve haklarını alana kadar gitmeye de niyetleri yok. Açlık grevine başladılar ve devamında ölüm orucuna başlıyacaklar.

Gelin siz de onlara haklı, onurlu mücadelelerindedestek verin. Onlara, uzaktan da olsa, yanlarında olduğunuzu hatırlatın.
ÖLMEK VAR DÖNMEK YOK

Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”

TÜRKİYENİN MİLLETVEKİLLERİ
3 kişi tecavüzden yatmış, 29 kişi eşine şiddet uygulamış, 7 kişi sahtekârlıktan tutuklanmış, 117’si en az iki işinde iflas etmiş, 84’ü sarhoş araba kullanmaktan gözaltına alınmış, 14 kişi uyuşturucu ile ilgili suçlardan tutuklanmış, 8 kişi mağazalarda hırsızlık yaptığı için… Tutuklanmış ama… yargılanamıyor. Bunlar milletin vekilleri…Bunlar meclis’in turuncu koltuklarında oturan vekiller…

16 Şubat 2010 Salı




*******

RTE, BIRAK DEMOGOJİYİDE, TEKEL İŞÇİLERİ NE OLACAK, HAYAT PAHALILIĞI , İŞSİZLİK , YENİ ZENGİN SINIF ( MÜSLÜMAN, YEŞİL BURJUVA)NE ZAMAN DOYACAK, FABRİKALAR NE ZAMAN AÇILACAK, YENİ FABRİKALAR NE ZAMAN YAPILACAK, 100 YILLIK BİRİKİMLERİN , YANDAŞ VE GARDAŞ VE YALAKA TAKIMLARINA PEŞKEŞ ÇEKİLMESİNE NE ZAMAN SON VERİLECEK, DOKUNULMAZLIKLAR ( HERKES İÇİN) NE ZAMAN SON BULACAK,DENİZ FENERİ, ALİ DİBO V.B.BİRSÜRÜ SOYGUN ( YANDAŞ OLAN)ÇETELERİ NE ZAMAN HESAP VERECEK, SEÇİM BARAJI, YENİ ANAYASA ( ÇOĞUNLUĞUN KABUL EDECEĞİ)NE ZAMAN ÇIKACAK, 12 EYLÜL'DEN NE ZAMAN HESAP SORULACAK. YANİ ŞU AN AKLIMA GELMEYEN BİR SÜRÜ, VE ÖNCELİKLİ SORUNLAR NE ZAMAN ÇÖZÜME KAVUŞACAK SEN ONDAN HABER VER. ÖYLE BANA BİR 10 YIL DAHA VERİN FİLAN DEMEDEN, EVELEMEDEN , GEVELEMEDEN CEVAP VER.... VER DE KÖKTEN AKPRTE SEVERTAPARLARDA NE OLDUĞUNU, NE YAPABİLECEĞİNİ GÖRSÜN. YANİ ŞAPKA DÜŞÜP, KEL GÖRÜNSÜN.

“Babalar gibi satarım” lafıyla tarihe geçen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 2007’nin Mayıs ayında “TMSF tarafından yapılan işlemler ve Ulaştırma Bakanlığının İstanbul, Ankara ve Antalya havaalanlarının yap-işlet-devret sözleşmeleri dahil edildiğinde, hükümetimiz döneminde gerçekleştirilen özelleştirme 40 milyar dolara ulaşmaktadır” açıklamasında bulunmuş, aralarında TÜPRAŞ, ERDEMİR, Türk Telekom gibi global ölçekte büyük kamu kuruluşlarının özelleştirilmesinin tamamlandığını hatırlatmıştı!
Tayyip Erdoğan da “40 milyar dolarlık özelleştirme yaptık” sözünü, bir başarı göstergesi olarak kullanmıştı.
Yerli yatırımcıların alımlarını çıkarırsak,
7 yıl içinde yabancıların özelleştirmeye yatırdıkları para ile Türkiye’de kazanıp yurt dışına çıkardıkları para aynı miktarda.
Bu durumda özelleştirme ne anlama
geliyor?
Yabancılar, yedi yıl içinde 34 milyar dolar yatırdı, Türkiye’nin bütün stratejik kuruluşlarının tapusunu üzerine aldı. Verdikleri parayı yedi yıl içinde kazandılar. Yedi yılın sonunda, Türkiye’nin elinde hiçbir stratejik kuruluş kalmadığı gibi bu şirketlerin kârları da yurt dışına aktı.
İşte Tayyip Erdoğan hükümetlerinin en büyük eseri budur.

Yıllarca ülkesinden uzak kalmış Türk,ülkesine döndüğünde,hava alanından evine gitmek için taksiye biner...Yolda şoföre tütüncüde durmasını söyler. Taksici sorar: Tütüncüde ne yapacaksınız beyim? Sigara alacağım...Sigarayı artık camide satıyorlar beyim. Camide mi? Yahu cami Allah'ın evidir, oraya ibadet etmeye gidilmez mi? Hayır beyim,hayır. İbadet etmek için artık üniversiteye gidiliyor. Peki ,o zaman öğrenim nerede yapılıyor? Öğrenim hapiste yapılıyor beyim. Hapiste hırsızlar yok mu? Hırsızlar artık iktidarda beyim...